Güven, hayatın devamı bakımından en önemli unsur. Krizler bu anlamda güvenin dibe vurduğu, belirsizliklerin zirve yaptığı dönemleri teşkil ediyor. Ülkemizde ekonomik daralma, siyasi istikrarsızlığı da beraberinde getirirken, işçi ve işveren arasında güvene dayanan ilişkiler kurulmak isteniyorsa doğru kararların alınıp, uygulanması şart. Yanlış politikalarla dengeli, sağlam bir üretim ekonomisi yaratılamıyor. Cumhurbaşkanı, Özel İstihdam Bürolarına geçici iş bulma konusunda yetki veren yasayı veto etti. Sendikaların da şiddetle karşı çıktığı düzenleme, çalışma barışını bozabileceği gerekçesiyle iade edildi.
Ekonomik terör olarak da adlandırabileceğimiz işsizlik had safhaya varmış durumda.Bu artışın temel nedeni krizin getirdiği üretim ve talep daralmasının yatırımlara ciddi darbe vurmasıdır.Durgunlukla enflasyonun birlikte yaşandığı bir döneme girmişken yaz ayı bittiğinde enflasyonun hızla arttığına şahit olacağız.Merkez Bankası ise borçlanma faizlerini daha da indirecek gibi görünüyor. Bu davranış ekonomik hareketliliği uyarma amaçlı olarak kabul edilirse nereye kadar sürecek? ABD'de olduğu gibi sıfıra kadar çekemeyeceğine göre gelecekte ne beklenebilir?
Başa dönersek,çıkarılmak istenen yasa yanlış düzenlemelerden sadece bir tanesi olacaktı. Emek kesimi açlık sınırında yaşarken sosyal hayat güvenle sürdürülemiyor. Borsa-Faiz-Kur odaklı ufkumuz bizi krizlere gark ediyor, etmeye devam edecek. Hükümet küresel krizi bahane olarak kullanmaktan artık vazgeçmeli. Çalışanların kazanılmış haklarını gaspetmeye çalışarak nereye kadar gidilecek esas sorun bu.
10 Temmuz 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder