İnsanın doğadaki yerini irdelemekle yola çıkmış ilk düşünürler.Akıl yoluyla doğa ve doğaüstü ile ilişkilerini belirli bir düzene koymaya çalışıp, kendilerine sunulan geleneksel kalıpları reddederek kurulu düzeni sarsmaya başlamışlar.İlk çağın cesur felsefecileri ile ardılları yaşadığımız hayata daha derin bir anlam katma çabalarını bundan 2500 yıl önce hayata geçirmeye koyuldular. Konuşulan dilin yazı diline çevrilmesi ile sistemli düşüncenin kurulma aşaması kolaylaşmış oldu.
Kavramları dış dünyadan alarak yaratan aklımız, algılarını bu kavramlara dayanarak gerçekliğe bağlar.İnsanoğlu eleştirel fikirlerini , değişime açık düşüncelerini ya da önyargılaşmış kalıplarını akıl süzgeciyle değerlendirip yeni ufuklara açılma imkanına böyle kavuşur. Düşünmeyen insan, ölü insandır.Felsefe nasıl bilimsel düşünceye açılan kapı ise, matematik o kapının altın anahtarı olarak adlandırılabilir.
Matematik pek sevilmez ülkemizde, çünkü anlaşılmaz.Yeni açıklanan ÖSS sonuçları da bu duruma işaret ediyor.Oysa aklın mucizesidir matematik...Hayatta onun yer almadığı hiçbir alan yok. Varoluşumuzun garantisi de diyebilirim matematik için.Bilim üreten insanoğlunun salt usa vurarak ulaştığı uygarlık seviyesini ona borçluyuz.Karmaşık, anlaşılmaz terimler kullanılsa bile ulaşılmak istenen sonuç aşikar:Felsefe ve matematikte kullanılan dilin evrensel gelişmemizi amaçlaması.
Dünya milletlerine Alperenleri hediye etmekle gelişmiş insanlık ailesine ulaşamayız. Irka dayalı bir toplum kurma sevdalısı kıt beyinli tosuncuklarla bu hedefimizi gerçekleştirmemiz olanaksız. Onlara da yazık, yaşamın en güzel renklerine kör edilmiş gözlerle bakarak, düşmanlıklarla dolu bir hayat sürdürmek ne kadar iç burkucu.Ezcümle insanımızı daha mutlu, daha eğitimli, refah içinde yaşatmanın yolu bilimlerin anası felsefe ve matematikten geçiyor.
14 Temmuz 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder