Recep Tayyip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Recep Tayyip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Tayyip Marmara'yı Mesken mi Tuttun?

Mimarlar Odası , Büyükşehir Belediyesi'nin planları arasında Marmara Denizi'nde 3 adet suni ada inşa etmek olduğunu öne sürdü. İstanbul'da 1994 yılından itibaren belediyecilik hizmeti veren zihniyet kara üzerinde işini bitirmiş olsa gerek ki şimdi denize el atmış durumda.Merkezi idarenin büyük desteğine rağmen başarısız kalan Kadir Topbaş rant dağıtarak yerini korumaya çalışırken Tayyip Erdoğan gölgesi altında ezilmekten kurtulamıyor.

3. Boğaz Köprüsü güzergahının ortaya çıkması ardından inşaat aşamasında yaşanacak çevre katliamının boyutu belirlenmeye çalışılıyor.5.000 hektar ormanlık alana zarar vereceği tahmin edilen köprü çalışması bölgenin rant haritasını yeniden belirledi. Olan şu: Tarabya-Beykoz arasında ve devamı çevre yollarında yer alan arsalar kapanın elinde kalmış.Rant belediyeciliği ve peyzaj mimarisi anlayışı ile İstanbul şehrine giydirilen geçici çözümler için çok yüksek maliyetlere katlanılıyor.

Olası büyük deprem ihtimali bu tarz belediyecilik anlayışı içerisinde gereken öneme sahip mi , bilinmiyor? Muhalefet edemeyen sanal siyasete karşın bildiğini okuyan yerel idare, şehirde yaşayan tüm halkı ilgilendiren sorunlarda tek adamın aklına mahkum kalıyor. Daha yeni 50.000 meşe ağacına mal olan yeni çöp toplama alanı hizmet anlayışlarının bir tezahürü olsa gerek.

Sol siyasetin hadım edilmesi sonucu yerel ve merkezi yönetimi sağ düşünceye teslim eden halkımız, karşılığını çok ağır ödeyeceği bir senede imza atıyor. Zihinsel iklimin çoraklığı, çevrenin aşırı derecede kirletilmesi, rant sağlayıp rüşvet almanın olağan karşılandığı yozlaşmış değer yargılarının esas sahibi bizleriz. Hepimiz biraz Tayyip Erdoğan, biraz Abdullah Gül değil miyiz? Son tahlilde siyasetçiler, bizim karbon kağıda çalışılmış kara kalem eserlerimiz gibi kalıyorlar. Aynaya bakmaktan utanmak ahlak değil,hastalıklı bir ahlaksızlık...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Sivas ve Bedelli Askerlik...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan 21 günlük bedelli askerliğini tamamlamak amacıyla dün birliğine teslim olmuş. Diğer başbakan, bakan ve milletvekilleri çocukları da vatani hizmetlerini bedelli yapmışlardı, sırada şimdiki Başbakanın oğlu var ne farkeder? Osmanlı'dan beri fakirler askerlik eder, can verir zenginler ise bedel . "Askerimiz fakirdendir" diyerek türküsünü de yakmışız bu gerçeğin... Fakirlik değil mi bu güzel toprakları bize dar eden?

Güneydoğu'da savaşan askerler hakkında "Askerlik yan gelip yatma yeri değil." demişti Recep Tayyip Erdoğan bunu biliyoruz, bilmediğimiz 21 günlük askerliğin yan gelip yatma olup olmadığı. Değilse normal askerler ne yapar bu 15 ay boyunca? Yaşamayan ne olduğunu bilemez askerliğin. Hele G.Doğu'da askerlik yapmanın ne anlama geldiğini... Bilmek isteyen Nadire Mater'in "Mehmet'in Kitabı'nı" okusun, Metis Yayınlarından basılmış bir kitap. Yaşanan iç savaş hakkında gerçekleri görmek isteyenler için başucu kitabı."33 Asker Olayı'nı" bir de saldırıdan sakat kurtulan erden, ilk kaynaktan dinlesin.Dinlesin diyorum, o 42 askerin sesleri kanla, hüzünle,acıyla karışık kulaklarınıza dolacak.Bu acı Sivas'ın acısını bastırır mı işte o bilinmez.

29 Haziran 2009 Pazartesi

DGM'lerden Ergenekon'a...

Hükümet geceyarısı önergesiyle CMK'nın 250. maddesini değiştirdi. Yasanın yeni haliyle askerler sivil mahkemelerde yargılanabilecek. Bana kalırsa konunun geri kalanı hukukçuların bilgi alanına giriyor. Daha önde gelen sorun ise yargının gitgide siyasallaşması . Ergenekon Davası'nda her türlü özel yetki ile donatılan mahkeme ve savcılar bana DGM'lerin hukuksuzluk örneklerini hatırlatıyor.Oysa Deniz Feneri Soruşturması'nda ifade alınma safhası hala devam etmekte. Siyasi güçler eliyle hukukun katli ilk değil ki yıllardır gözümüzün önünde yaşanıyor. Suç işleyen bir kişinin asker veya sivil olması asla farketmemeli. Hukuk düzeni suçluluların ya da güçlülerin üzerindeki üniformaya yahut temsil ettiği kurumun dokunulmazlıklarının arkasına sığınmasına engel olabilmeli.

TSK ile AKP'nin çatışması yazılan senaryonun ilk kısmı gibi . Bu duruma daralan ekonominin getirdiği sorunlar eşlik edecek. Geri kalan kısmında ülkeyi istikrarsızlaştırma çalışmaları başlayacak. Sosyal çatışma aynı toplumun farklı gelir ve düşüncedeki insanları arasında yaşanabilir. Dikkat edilmesi gereken zamanlardayız, oynanan oyun kardeş kanı akıtılması üzerine kurulu. Siyasi motifle tasarlanmış ses getiren cinayetleri, sabotajlar, toplu gösterileri , kışkırtmalar izleyebilir.Yaşatılan psikolojik savaş sayesinde önümüzdeki günlerde tüm sistem sınanıyor olacak. Komşularımız bölünme ve çatışmalarla sarsılırken buralarda meleklerin cinsiyetini tartışmak en hafif deyimiyle aymazlığımızı gösteriyor.