Taraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Haziran 2009 Pazartesi

DGM'lerden Ergenekon'a...

Hükümet geceyarısı önergesiyle CMK'nın 250. maddesini değiştirdi. Yasanın yeni haliyle askerler sivil mahkemelerde yargılanabilecek. Bana kalırsa konunun geri kalanı hukukçuların bilgi alanına giriyor. Daha önde gelen sorun ise yargının gitgide siyasallaşması . Ergenekon Davası'nda her türlü özel yetki ile donatılan mahkeme ve savcılar bana DGM'lerin hukuksuzluk örneklerini hatırlatıyor.Oysa Deniz Feneri Soruşturması'nda ifade alınma safhası hala devam etmekte. Siyasi güçler eliyle hukukun katli ilk değil ki yıllardır gözümüzün önünde yaşanıyor. Suç işleyen bir kişinin asker veya sivil olması asla farketmemeli. Hukuk düzeni suçluluların ya da güçlülerin üzerindeki üniformaya yahut temsil ettiği kurumun dokunulmazlıklarının arkasına sığınmasına engel olabilmeli.

TSK ile AKP'nin çatışması yazılan senaryonun ilk kısmı gibi . Bu duruma daralan ekonominin getirdiği sorunlar eşlik edecek. Geri kalan kısmında ülkeyi istikrarsızlaştırma çalışmaları başlayacak. Sosyal çatışma aynı toplumun farklı gelir ve düşüncedeki insanları arasında yaşanabilir. Dikkat edilmesi gereken zamanlardayız, oynanan oyun kardeş kanı akıtılması üzerine kurulu. Siyasi motifle tasarlanmış ses getiren cinayetleri, sabotajlar, toplu gösterileri , kışkırtmalar izleyebilir.Yaşatılan psikolojik savaş sayesinde önümüzdeki günlerde tüm sistem sınanıyor olacak. Komşularımız bölünme ve çatışmalarla sarsılırken buralarda meleklerin cinsiyetini tartışmak en hafif deyimiyle aymazlığımızı gösteriyor.

27 Haziran 2009 Cumartesi

Bir Demokrat Var Benden İçeri...

Gücü elinde tutanın güçsüzü umarsızca ezdiği toprakların insanlarıyız.Haksızlığı hayatımızın en yeminli düsturu yapmışız evelallah.Şimdiyse en haki renkli giysilerimizin üzerine mevsimlik demokratlığımızı giyindik ki ya Rabbim tadından yenmiyor.Başımızı çevirip bakarsak faili meçhul cinayetler işlenirken, gözaltında kayıplar yaşanırken, işkenceyle canlar alınırken hepimiz neredeydi? Ekranlarda basbas bağıran tatlı su demokratları tüm bunlar yaşanırken neredeydiler? Şaşırmamak lazım onlar dinci hamilerinin kucaklarına yerleşirken arsızca arkadaşlarını satabilen kalemşörler.Parayı veren onları kullanır, satılık kalemlerini menfaat temin ettikleri herkese sunarlar.Açlık onların ruhuna yerleşmiştir ve kişilikleri tek kullanımlık prezervatiftir.

Şimdi darbe tartışmaları, Ergenekon süreci ya da Belge saptırmaları esnasında yaşanacaklar neler olabilir? Birbirini gammazlayanlar, gerçek ya da sahte belge ticareti yapanlar, dostuna sırtını dönenler olacak bundan eminim.Bizler de gözlerimizin önünde yaşananları görmezden geleceğiz . İnsanın atası maymun nasıl olsa,oysa saysan üç maymun kadar etmez bizim cesaretimiz.Vicdanımıza sığdırdığımız daha nice geçici 15. madde var ki say say biteremem. Cesur, dürüst, Mustafa Kemal tarafında olan, bağımsız, kim varsa küstürdük, öldürdük, hapse attık...

Silahlı Kuvvetler içinde darbe taraftarı olan subaylar her zaman vardı, bu gerçek. Onlardan daha fazlası toplumda potansiyel olarak mevcut, esas tehlikeli gerçek bence bu.Kenan Evren'in intihar etmesi Erdal Eren'i geri getirecek mi? Faik Türün'ün mezarını kazısak Deniz Gezmiş o tertemiz gözleriyle uyanacak mı? Salim Başol'u tutuklasak Adnan Menderes Yassıada'dan son seferle geri mi gelecek? Olmayacak dua oysa benimkisi.

Bize lazım olan demokrasinin asgarisi, askerisi ya da azamisi değil, vatandaşına değer vereni. Halkını müttefikleri için ezmeyeni, zenginleriyle el ele verip soymayanı, evinden çocuklarının yanından alıp kaybetmeyeni...Azla yetinen elindekini de yitirir.

25 Haziran 2009 Perşembe

Askerden Yanıt ve Cemaat'in Rolü

Genelkurmay Askeri Savcılığı, Taraf Gazetesi'nce Albay Dursun Çiçek tarafından yazıldığı öne sürülen "İrtica ile Mücadele Belgesi" nin Genelkurmay'da hazırlanmadığını öne sürerek konu ile ilgili takipsizlik kararı verdi. İddia edilen belge kim tarafından yazıldı, cevap yok. Senaryo üretmek dışında herhangi bir olanak da yok. TSK üzerine düşen "Darbeci-Cunta Üreten Odak" sıfatını ikircikli açıklamalar yardımıyla silemez. Orduyu savunmak benim işim değil ama asker bu meyanda birilerinin eliyle kendini savunamaz hale getiriliyor. Askeri Savcılığın kamuoyuna doyurucu bir açıklamada bulunamaması da maalesef Silahlı Kuvvetleri zan altında bırakıyor. Dosya şimdilik Ergenekon Davası'nın savcılarının sütüne emanet edilmiş durumda.Şu anda Askerin tek derdi Taraf'ın bu belgeyi nasıl elde ettiği olsa gerek.

Cumhuriyet'in kurucu değerlerine karşıtlığı su götürmez olan bir Cemaat bu toz duman arasında yayın organı Zaman Gazetesi ile bir haber yayımladı. Haberde iki general arasındaki telefon konuşmalarına atfen 27-05-2009 tarihinde Hakkari-Çukurca'da 6 askerin şehit olduğu mayınlı saldırının sebebini Tuğgeneral Z.E.'nin bizzat döşediği mayınlar olduğu öne sürülüyor. Sadece bu veya buna benzer haberlerde Hükümet ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki organik bağ deşifre edilmiyor, AKP ve yandaş medyasının TV-internet-basılı kitle iletişim araçları yardımıyla TSK aleyhinde hava oluştururarak, geride kalması gereken 28 Şubat Süreci'nin intikamını almaya çalıştıkları ortaya çıkıyor.

Tarihimizin asri davası ilerici-gerici çekişmesi psikolojik savaş yöntemleri, çakma belgeler, Taraf ya da Zaman gibi iç veya dış istihbarat unsurlarına çalışan basın yayın organlarıyla, yeminli kalemşörlerle... kendi mecrasında akıyor.

Sorunun özünde demokrasi mücadelesi değil, üretim araçlarının el değiştirmesi yatıyor. İktidara yakın Anadolu Sermayesinin İstanbul Dükalığı ile pastayı paylaşım kavgasında daha önde yer almanın tüm yollarını kullanıyor. Ortadoğu ve tüm Dünya yeniden şekillenirken uydurma bir belge ile demokrasi havarisi kesilmek bize çarpık bir bakış açısından başka bir şey veremez. Kesin olan şey ise bu davada taraf tutmadan herhangi bir aşamaya gelinemeyeceğidir. Güvendiğim tek husus Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti'nin asker ya da sivil sütü bozuk tiplerin eylemleri , küresel güç odaklarının kötücül senaryolarıyla yıkılamayacak kadar sağlam olduğudur. Bilginize...

20 Haziran 2009 Cumartesi

Dünya Değişirken...

Taraf Gazetesi'nin geçen haftaki haberi ile gündemimiz kıyasıya değişti. Diğer önemli gelişmeler geri planda kaldı veya bırakıldı. Gerçek olup olmadığı kanıtlanamayan bir belge üzerinden darbe, demokrasi ya da siyaset tartışmaları yapmak anlamsız kalıyor bana kalırsa. 10 sene sonra geriye dönüp baktığımızda zamanımızı,enerjimizi, kaynaklarımızı vb. ne kadar gereksiz konulara harcamış olduğumuzu acı bir şekilde hatırlayacağız, tabii hatırlamak istersek. Merak ediyorum Türkiye'de demokrasi önündeki yegane engel TSK ve onu gönüllü destekçileri mi? Sıkıştığımızda askerlere gelin, daha ne duruyorsunuz diyenler biz değil miydik? Kimse üzerine almaz, anımsamak istemez o günleri. Biz sadece gündüz gözüyle kötü rüya görüyoruz.

Ekonomik demokrasi yaşanmıyor ülkemizde,zengin ve yoksul arasındaki uçurum giderek açılıyor.Gelir dağılımını daha adil nasıl yaparız sorusu yıllarca cevapsız bırakıldı.Türkiye'de liberalizm çarpık bir biçimde uygulanıyor, Küreselleşme ülkeye refah değil, sefalet getiriyor ne zamandır. Ekonominin dayandığı ilkeler rekabet, girişimcilik, verimlilik , yenileşme ya da üretim değil, rant paylaşımı, ağır işleyen bürokrasi, iş piyasası katılığı, eğitimsizlik, fiyatların pahalılığı gibi bize özgü haller.

Özgür siyaset şeffaflık, hesap verilebilirlik,halka açıklık,yenilikleri takip etme gibi unsurlardan oluşuyor bana kalırsa. Ekonomik altyapının dayandığı kriterler ne kadar halka yakın olursa siyaset bizde de parti politikaları ya da lider kaprislerinden ibaret kalmaz. Önümüzde 25 yıldır askere havale edilen bir Doğu Sorunu var. Kürtlere kızarak, köy yakarak, çete kurararak, çocukları hapse atarak çözülmez bu sorun.

Dünya'yı yeniden şekillendiren borç krizi bizi dışarıda bırakmayacak.Ortadoğu siyasi haritası bir daha çizilirken Türkiye kendi yönünü kutuplar arasından bir tanesini tercih etmek zorunluluğunda kalarak tespit edemez.Çok kutuplu uluslararası siyaset 21. yüzyılın 20. yüzyıldan çok daha fazla çatışma ve savaş içereceğini ortaya koydu. Doğal kaynaklara ulaşım, dini ve etnik kırılmalar, birbirine düşman halklar, açlık, hastalıklar gelecek resmi kanla bulayacak ne yazık ki. Daha özgür Dünya, daha özgür Türkiye çağdaş sol politikalar ile kurulabilir.Bu gidişle muhafazakarlık yaparak açlığa ve çatışmaya talim edeceğiz.Üretilen gelir herkese yeter , yeter ki adil paylaşmaya razı sınıflar ve bu sınıfların sesini duyan demokrat siyasetçiler olsun.

19 Haziran 2009 Cuma

Neye Tarafsınız?

Yaşanan ekonomik bunalımın siyasete sıçramaması eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Taraf Gazetesi'nin son haberi tarafını ilan etmişlerin kozlarını yeniden paylaşacakları, merkez üssü Ankara olan rant kavgasını yeniden sahneleyecek. Türkiye'de kişi başına en fazla mevduat düşen ilin Ankara olduğunu öğrendim: Rüşvetin belgesi olmaz ama mevduatı olur tabii.Seçilmiş iktidar ile atanmışların savaşında öne çıkan, yeni Anadolu burjuvazisinin eskisini altetme planından başka birşey değil.

Türkiye muhafazakarlaştırılırken sermaye bir o kadar tekelleştirildi 80'li ve 90'lı yıllarda. Koç,Sabancı, Eczacıbaşı,Karamehmet,Şahenk'lerin... yerine Ülker, Albayrak,Boydak aileleri devşirildi, üretilen artı değer yoksul sınıflardan ziyade haksızca sermayedarlara aktarılıyordu. Bunun adını da koymuştuk yüksek enflasyon...Hayali ihracatcıların, bankerlerin, tefecilerin, vurdumduymaz hükümetlerin hortumlamalarıyla yaratılan bütçe açığı ve borç sarmalı en haksız vergi türü olan yüksek enflasyonla ikame edildi. Tüketimle şahlanan talebe arz yetişemiyor ayın sonunu getiremeyenler borçlanarak bankaların, tefecilerin ya da varlık yönetim şirketlerinin insafına kalıyorlardı 2000'li yıllarda.

Bizi aldatıyorlar... Sahnede sergilenen oyun rant paylaşım kavgasından başka birşey değil. Buradan bakınca paranın özne, insanların nesne olduğu bu gölge oyunu koca koca adamların en kutsal değerleri ayaklar altına aldığı rezilce bir tezgah. Halkımız iki tarafa da inanmasın. Taraf Gazetesi'nin de dış istihbarat servislerinin psikolojik savaş taşeronu olduğuna biraz ihtimal versin, en azından ben böyle düşünüyorum.

Sivil demokrasi gazete haberleriyle değil alt/orta sınıfa daha fazla öncelik veren ekonomi politikalarıyla gelişir.

18 Haziran 2009 Perşembe

Siyasette Taraf Darbesi...

Asker ile hükümet arasındaki bilek güreşi muhalefetin devreye girmesiyle artık körebeye dönüşmüş durumda. Ordu içersinde darbe meraklısı unsurların varlığı herkesin bildiği bir sır, Taraf Gazetesi'ne Genelkurmay'daki yeni cunta haberi servisini yapanlar kuşkusuz bu gerçeğin de farkında. İzninizle biraz paranoyak olmak istiyorum, çatışmanın arka planında istihbarat örgütlerinin hakimiyet mücadelesi olmasın sakın? Gizli elleri yeniden harekete geçiren sizce ne olabilir ? Ergenekon Davası boyunca MİT'in adını ne kadar duydunuz? Tuncay Güney'i güvenli evlerde saklayan kim? Kanımca Aydınlık tipi bir gazete olan, yaptığı kışkırtıcı haberlerle adını duyuran Taraf kimin kullandığını bilemediğim bir maşa.Gene patolojime sığınıyorum ; Gazete'nin sahibi Alkım Yayınları, Genel Yayın Yönetmeni bildiğim kadarıyla Yasemin Çongar-Milliyet'in eski Washington Temsilcisi- sevdiğim yazarlardan Ahmet Altan'da kadroda. Asker kaynaklı atlatma haberlerini iç veya dış istihbarat unsurlarından aldıkları Darbe Belgesi'nin varlığı kadar açık.Bu sebeple Taraf'ın tarafsızlığından şüpheliyim.

Siyasi iktidarlar çalkantılı dönemlerde istihbarat örgütlerini halka ve muhalefete karşı kullandı. Dış ve iç istihbarat unsurları her zaman ajandalarında hassas bölgeleri içeren çok taraflı yeni senaryolar barındırırlar. Dünya, yepyeni ve çok kutuplu bir düzene giderken Ortadoğu'da tesbih tanesi gibi ülkeler iç savaş ya da çok taraflı kışkırtmalar yaşamakta:İran, Pakistan, Afganistan, Irak, Lübnan, umarım olmaz ama yakında da Türkiye var...

Üretmeyen ve daralan ekonomimiz, siyasi hayatı darbe iklimine kolaylıkla sokuyor. Ankara'da taşlar yerinden oynarken askeri demokrasimiz asgari müştereklerde anlaşamayan TARAF'ların komplo planlarına daha ne kadar tahammül edebilir?