Ergenekon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ergenekon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Ergenekon'da 2. İddianame...

2. İddianamenin ilk duruşmasının görülmeye başlanmasının hemen ardından, 3. iddianame mahkemeye sunuldu. 2009 yılında yapılan 10-11 ve 12. dalgaları içeren son iddianame ile tutuklu, tutuksuz 52 sanık daha mahkemeye çıkarılacak. Daha önceki dalgalarda tutuklanıp hapse atılan sanıklar , duruşmalar devam ettiği sürece tahliye edilmeyi bekleyecekler. Bu bekleyiş süresi 7 seneye kadar uzanabilir.

Ergenekon Süreci siyasi muhaliflerine korkutma amacı güden bir iktidarın hezeyanlarından başka bir şey içermiyor. Hangi yasadışı kuruluş tek kurşun sıkmadığı halde terör örgütü olarak nitelendirilebilir? Görevdeyken kudretli olan subayların, emekliliklerinde darbe yapabilecek kadar güçleri olabileceği kuşkulu. Kalemlerinden başka geçim yolu olmayan aydınlar, darbelerin her türlü sillesini yedikleri halde yeni bir darbeye çanak tutmalarını beklemek hiç de mantıklı değil.Böyle bir gizli örgüt emekli subaylarla darbe sevdalısı aydınlara kalmışsa yandı gülüm keten helva. İktidar borazanı medyanın olayları abartarak vermesi ise darbe yapma gücüne sahip odakları perdeliyor.

Ergenekon Davası'nın bizzat kendisi, hukuku iktidarın güdümüne koyma çabalarıyla darbe kokan özellikler arz ediyor. Adalet mekanizmasının sıhhatli işlemesine herkesin ihtiyacı olduğu gerçeği Yassıada Davaları'ndan bu güne kadar sayısız şekilde kanıtlandı. Umarım Silivri Ceza ve Tutukevi'nin 740 kişilik duruşma salonu gelecek günlerde iktidar yanlılarına adalet dağıtmaz.Göreceğiz...

19 Haziran 2009 Cuma

Neye Tarafsınız?

Yaşanan ekonomik bunalımın siyasete sıçramaması eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Taraf Gazetesi'nin son haberi tarafını ilan etmişlerin kozlarını yeniden paylaşacakları, merkez üssü Ankara olan rant kavgasını yeniden sahneleyecek. Türkiye'de kişi başına en fazla mevduat düşen ilin Ankara olduğunu öğrendim: Rüşvetin belgesi olmaz ama mevduatı olur tabii.Seçilmiş iktidar ile atanmışların savaşında öne çıkan, yeni Anadolu burjuvazisinin eskisini altetme planından başka birşey değil.

Türkiye muhafazakarlaştırılırken sermaye bir o kadar tekelleştirildi 80'li ve 90'lı yıllarda. Koç,Sabancı, Eczacıbaşı,Karamehmet,Şahenk'lerin... yerine Ülker, Albayrak,Boydak aileleri devşirildi, üretilen artı değer yoksul sınıflardan ziyade haksızca sermayedarlara aktarılıyordu. Bunun adını da koymuştuk yüksek enflasyon...Hayali ihracatcıların, bankerlerin, tefecilerin, vurdumduymaz hükümetlerin hortumlamalarıyla yaratılan bütçe açığı ve borç sarmalı en haksız vergi türü olan yüksek enflasyonla ikame edildi. Tüketimle şahlanan talebe arz yetişemiyor ayın sonunu getiremeyenler borçlanarak bankaların, tefecilerin ya da varlık yönetim şirketlerinin insafına kalıyorlardı 2000'li yıllarda.

Bizi aldatıyorlar... Sahnede sergilenen oyun rant paylaşım kavgasından başka birşey değil. Buradan bakınca paranın özne, insanların nesne olduğu bu gölge oyunu koca koca adamların en kutsal değerleri ayaklar altına aldığı rezilce bir tezgah. Halkımız iki tarafa da inanmasın. Taraf Gazetesi'nin de dış istihbarat servislerinin psikolojik savaş taşeronu olduğuna biraz ihtimal versin, en azından ben böyle düşünüyorum.

Sivil demokrasi gazete haberleriyle değil alt/orta sınıfa daha fazla öncelik veren ekonomi politikalarıyla gelişir.

17 Haziran 2009 Çarşamba

Faşizmden Daha Vahimi Olur mu?

AKP ve Fethullah Gülen ile ilgili Genelkurmayca hazırlandığı iddia edilen belgeler "vehamet" tartışmasını da beraberinde getirdi. Dün, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı 80 dakika başbaşa görüşürken bu kelime çerçevesinde fikir yürüttükleri öne sürülebilir. Önümüzdeki yaz ayları boyunca en ufak gerilimle birlikte siyasi kargaşaların yaşanacağı o kadar açık ki bunu görmemek için sağduyu özürlü olmak gerekir. Darbe yanlısı güçler her zaman olacak ülkemizde ama yönetemeyen siyaset, kriz ekonomisinin sosyal hayata düşen izdüşümü bana kalırsa.Dünya ekonomisini altüst eden kriz herşeyi yeniden şekillendirirken Türkiye bu değişim dalgasının dışında kalmayacak. Rant ekonomisinden paylaşım ekonomisine, aşiret değerlerinden çağdaş değerlere doğru yola çıkmadığımız sürece kaos hep bizim yanımızda olacak.

TBMM'de 300 den fazla milletvekili ile temsil edilen AKP, tek adam partisi olmasından kaynaklanan boşluğu dolduramıyor. Ülkemizin siyasi partileri güçlü isimlerin yönettiği kanarya seven dernekleri statüsünden kurtarılmalı ve liderlerimiz Atatürk gibi olma heveslerinden bir an önce vazgeçmeliler. Benzemeye çalıştıkları Mustafa Kemal'den ziyade Franco, Salazar ya da Musollini'leri andırıyorlar. 21. yüzyılda bu isimleri konuşmak çok acı. Ancak faşizm, üretim ekonomisinin olmadığı geri kalmış toplumların yaşam içececiği, AKP ise bu yapının yerel/küresel temsilcisi bana kalırsa. Örgütsel değil de bireysel terörizmin daha fazla yaşandığı ülkemizde faşizmin ayak seslerini işitmiyorsanız durum gerçekten vahim.