Elimizde somut bulgular olmadan kurumları ya da kişileri karalamak yanlış olur. Öyleyse somut durumlardan yola çıkalım; Süleyman Mercümek nereye kayboldu bilginiz var mı? Bosna için toplanan yardım paralarının iç edilmesine ön ayak olan yalnızca Mercümek değildi, o bu sömürü piyasasında kullanılan bir isim olarak hafızamızda yer aldı. Kayıp Trilyon davasının sanıkları mahkum olsalar bile bir gün hapis yatmadılar. Deniz Feneri davasında adı geçen kişilerin mal varlıklarına tedbir konulması adli süreçte daha ilk adım olsa gerek. Peki Almanya bu suistimal kokan süreci adalet önüne getirmese hangimizin sesi çıkacaktı? Türkiye'de dokunulmazlık zırhı sadece siyasilere ait değil, bazı kurumlar da bu zırha sığınıyor. Siyasetin finansmanını akçalı işlerle yapan düzen yardım paralarını kolaylıkla iç edebilir.İnsanların vicdanları kurumsallaştığı için hukuk oluşmadı mı? Birilerinin iyilik etmek amacıyla güvenip kendilerine teslim ettikleri emanetleri hortumlayan vicdansızları başka ülkenin adli güçleri yakalıyorsa bizdekiler ne işe yarıyor merak ediyorum? Gurbet elinde kursaklarından keserek bu hırsızlara teslim eden yarı saf yarı akıllı vatandaşlarımız şimdi paralarının üstüne bir bardak soğuk su içiyorlar. Kombassan,Yimpaş,Sayha Holding... daha sayayım mı?
Yolsuzluklar yoksulluğu, yoksulluk ise yozlaşmayı getiriyor her geçen gün. Dini kendi çıkarları için sömüren inanç vampirleri siyasi sülük haline gelmiş isimler sayesinde en yüksek makamlara kadar çıksalar bile gün olur devran döner, bunun hesabı size sorulur. Ben kendi halkım adına üzülürüm bu insan kılığındaki züppelere inandıkları için, kızarım kendi insanıma eline fırsat geçse hemen aynı rezilliğe tenezzül ettikleri için...SOYULDUK EY HALKIM UNUTMA BİZİ...
6 Haziran 2009 Cumartesi
5 Haziran 2009 Cuma
Belirsizliğe Çare Olur mu?
Ekonomik teşvik paketi açıklandı, hayırlı olsun! Türkiye 4 ana bölgeye ayrılarak gelişmesi istenen yörelere belirli sektörlerde yapılan yatırımlar karşılığında destek sağlanacak. Yatırım ve istihdam açısından geç kalınmış ama yararlı bir adım atıldı.Ekonomideki belirsizliği giderecek bir çerçeve program ise hala yapılamadı. İlla illa IMF'nin olmasına gerek yok bu konuda; kendi milli programımızı kotarıp, yolumuza devam edebiliriz.
Başbakan, destek anlaşması hakkında IMF'nin siyasi içerikli talepleri olduğunu söylemiş. O zaman neden 18 aydır görüşmeye devam ediyorlar? Sürüncemede bıraktıkları IMF taslağını rafa kaldırmak daha dürüstçe bir davranış değil mi? Adamların kapısına gidip kredi isteyen biziz,anlaşmayı dinamitleyen gene biz.Uluslararası alanda dar kafalılıkla ve kısa vadeli bir uyanıkla hareket ederseniz Kıbrıs'da olduğu gibi kendizi mahcup duruma düşürürsünüz.Geçen hergün bizim aleyhimize... Korkarım, Dünya küresel krizden kurtulsa bile biz aynı sıkıntıların katmerlisini tekrar tekrar yaşayacağız.
Başbakan, destek anlaşması hakkında IMF'nin siyasi içerikli talepleri olduğunu söylemiş. O zaman neden 18 aydır görüşmeye devam ediyorlar? Sürüncemede bıraktıkları IMF taslağını rafa kaldırmak daha dürüstçe bir davranış değil mi? Adamların kapısına gidip kredi isteyen biziz,anlaşmayı dinamitleyen gene biz.Uluslararası alanda dar kafalılıkla ve kısa vadeli bir uyanıkla hareket ederseniz Kıbrıs'da olduğu gibi kendizi mahcup duruma düşürürsünüz.Geçen hergün bizim aleyhimize... Korkarım, Dünya küresel krizden kurtulsa bile biz aynı sıkıntıların katmerlisini tekrar tekrar yaşayacağız.
4 Haziran 2009 Perşembe
ÖSS,KPSS,KPDS,DGS...
Bu kısaltmaların açılımlarını yaşı 12'den büyük olan her Türk vatandaşı hemen hemen bilir ya da bir fikri vardır. Öğrencilerin çilesi 6 yaşında başlıyor bu sistemde. Anne-babalar yarış atı misali çocuklarını özel dersten kurslara, kurslardan okullara sürüklemektedirler,ne için? Çocukları daha iyi eğitim alsınlar diye herhalde. Ama bu eğitim sistemiyle öğrenciler öğrenme-gelişme, merak edip araştırma-sorgulama yeteneklerini adım adım kaybediyorlar. Lise çağına gelip okuma-yazma konusunda problem yaşayan gençler gördüm.Bu insanlar üniversite kazanıp ne sahibi olacaklar,düz lise mezunu gibi düz üniversite mezunu olmaktan başka?
Üniversite evrensel düşüncenin kapısıdır.Hayat boyunca öğrendiğimiz veya öğrenemediğimiz her şeyi gözden geçirir, irdeler ve kişiliğimizde yerine koyarız. Eğitimli insanı diğerinden ayıran bu değil midir? Sürekli sorgulamak, kendi fikirleri gibi başka fikirlerin de en az ona ait olan kadar doğru ve saygıdeğer olabileceğini kabul etmek; bence gelişme yolunda atılan en önemli adım budur.Dünya vatandaşı olabilmek kendini bilmek, kendini aşmak, diğerine düşman gözüyle bakmamak değil mi? Niye biz tam tersi bireyler yetiştiriyoruz?
Üniversite evrensel düşüncenin kapısıdır.Hayat boyunca öğrendiğimiz veya öğrenemediğimiz her şeyi gözden geçirir, irdeler ve kişiliğimizde yerine koyarız. Eğitimli insanı diğerinden ayıran bu değil midir? Sürekli sorgulamak, kendi fikirleri gibi başka fikirlerin de en az ona ait olan kadar doğru ve saygıdeğer olabileceğini kabul etmek; bence gelişme yolunda atılan en önemli adım budur.Dünya vatandaşı olabilmek kendini bilmek, kendini aşmak, diğerine düşman gözüyle bakmamak değil mi? Niye biz tam tersi bireyler yetiştiriyoruz?
3 Haziran 2009 Çarşamba
Suçlu Kim?
Tüm toplumu saran bir şiddet dalgası ile içiçeyiz. Yok yere işlenen cinayetler bizlere ancak filmlerde görülebilecek korku tünelinde olduğumuz hissini uyandırıyor. Suçlu olarak gösterilen kişilerin elleri ne kadar kanlı? Benim düşünceme göre köyden kente göçle başlayan değerler çatışması, demokratik kanalların kapatılmasıyla tüm topluma giydirilen deli gömleği, liberal ekonominin getirdiği yaşam standardı adaletsizlikleri, eğitim ve altyapı gibi sorunlar...
Bu şiddetten nasibini alanlar çoğunlukla çocuk,yaşlı ve kadınlar. Ataerkil töre toplumunun egemen değerleri daha birçok konuda bizi çözümsüzlüklerle karşı karşıya getiriyor. Bu şiddetin bir diğer sebebi bana göre şu andaki siyasi iktidar: Toplumdaki yozlaşmanın göstergesi olan AKP ve onun temsil ettiği değerler, insanları çıldırmanın eşiğine getirecek bir yol haritası olarak değerlendirilebilir. Tuz kokunca neyi koruyacaksınız? Yaşanan krize karşı önlem almak gibi bir basireti gösteremeyen siyasi iktidar, kendi sebep olduğu toplumsal krizlere nasıl tedbir getirsin?
Bu şiddetten nasibini alanlar çoğunlukla çocuk,yaşlı ve kadınlar. Ataerkil töre toplumunun egemen değerleri daha birçok konuda bizi çözümsüzlüklerle karşı karşıya getiriyor. Bu şiddetin bir diğer sebebi bana göre şu andaki siyasi iktidar: Toplumdaki yozlaşmanın göstergesi olan AKP ve onun temsil ettiği değerler, insanları çıldırmanın eşiğine getirecek bir yol haritası olarak değerlendirilebilir. Tuz kokunca neyi koruyacaksınız? Yaşanan krize karşı önlem almak gibi bir basireti gösteremeyen siyasi iktidar, kendi sebep olduğu toplumsal krizlere nasıl tedbir getirsin?
2 Haziran 2009 Salı
Anadolu Çocuğu Değilsiniz!..
Organik tarım alanlarını başka devletlere peşkeş çekmeye çalışan hükümet, şimdi de genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretilmesine onay veriyor.Bilmediğiniz bir konunun uzmanı olmaya gerek yok, sadece gerekli olan yeterince bilgi, akıl ve iyiniyet...Türkiye tarımsal üretimde verimliliğin yanından bile geçmiyor.Kendi topraklarında organik tarımı beceremeyen bir ülke niye başkalarından alacağı zararlı tohumlarla neslini zehirler,bu bilinmez işte. Bilinmeyene adım atmak için cahil cesareti değil akılla hemhal olan cesaret yeterli. Üstelik bu ürünler ağırlıklı olarak ABD ve İsrail gibi ülkelerden ithal edilecek: genetiği değiştirilmiş ürünleri satmak amacıyla ürettikleri belli,siz ise tarımınızı çeşitlendirip verimli kılmıyorsunuz, köylünüzü eğitmeyerek toprak köleliğine mecbur bırakıyorsunuz. Yarın bu iktidardan çekilip gittiğinizde arkanızdan iyi söz de edilmeyecek bunu bilin.
1 Haziran 2009 Pazartesi
Atma Recep Din Kardeşiyiz...
Size destek veren insanları yalnız ve aç bırakmak gibi bir derdiniz olabilir mi? AKP'nin böyle bir derdi var anlaşılan.Seçim sonuçlarına bakarsak partiyi genellikle yoksul ve orta-alt gelir düzeyindeki seçmenlerin tercih ettiğine inanıyorum. Nasıl din kaynaklı tezlerini Batı devletlerinden icazetli politikayla ustaca harmanlandırsalar da, hükümet yoksul halkın hakları konusunda hiç de dirayetli bir tutum gösterememiştir. Bu süre zarfında zengin daha zengin fakir ise daha fakir olmuştur. Kanımca en kötü sol parti, AKP'nin iane dağıtmaya dönük Peronist ekonomik politikalarına göre tercih edilir.
R.T.E. esip, gürlüyor: Başı sıkıştıkça iç ve dış gezintilere çıkıyor ya da söylediklerinden geri adım atıyor. Sanki o lafların sahibi o değilmiş gibi.Kendi lafına sahip çıkmayan bir insan oy verenlerine neden sahip çıksın ki?
R.T.E. esip, gürlüyor: Başı sıkıştıkça iç ve dış gezintilere çıkıyor ya da söylediklerinden geri adım atıyor. Sanki o lafların sahibi o değilmiş gibi.Kendi lafına sahip çıkmayan bir insan oy verenlerine neden sahip çıksın ki?
Kula Kulluk Edenlere...
Günümüz dünyası çıkar ilişkileri ile biçimlenmekte. Varolan ekonomik yapı bizleri daha menfaatçi,bencil ve yalnız yapıyor. Dini referansları siyasetlerine temel yapanlar da çürüme daha hızlı gerçekleşiyor ne yazık ki. Kaybettikleri kişiliklerini güce ve maddiyata tamah ederek yeniden vücuda getirmeye çalışıyorlar, ama nafile. Kula kulluk etmek en fazla dindarlarda oluyor. Tarikata girmek bir nevi kendinden kopuş,insanın fıtratına aykırı bir durum. "Şeyh uçmaz, mürit uçurur" lafı boşuna söylenmemiş. Zombi gibi mezardan bakan gözlerle çok karşılaştım yaşamım boyunca. Hem onlara acıdım hem de dua ettim tüm iyi niyetimle.
İktidarsız müktedirler bizlerin en büyün sıkıntısı olmadı mı? Yetersiz egolar dünyasında ayakta kalmak daha zordur. Bu tipler kendi bataklıklarına acımasızca sizi çekerler ve zayıfları yutarlar.Ben, bu yüzden şartların bir sonucu olarak bakarım önde gelen isimlere. Onlar biraz da bizlerdir. Kendimizde bulduğumuz bazı özellikleri onlara atfeder sonra da döner biz de inanırız o efsaneye.
Zaman akılla iş yapmanın zamanıdır. Rüşvet vererek oy alanlar rüşvet alarak çocuk okuturlar. Allah ya da Peygamberin lanetlediği her işte biraz da onların payı vardır. Benim merak ettiğim bu pislikte benim ne kadar payım olduğudur.
İktidarsız müktedirler bizlerin en büyün sıkıntısı olmadı mı? Yetersiz egolar dünyasında ayakta kalmak daha zordur. Bu tipler kendi bataklıklarına acımasızca sizi çekerler ve zayıfları yutarlar.Ben, bu yüzden şartların bir sonucu olarak bakarım önde gelen isimlere. Onlar biraz da bizlerdir. Kendimizde bulduğumuz bazı özellikleri onlara atfeder sonra da döner biz de inanırız o efsaneye.
Zaman akılla iş yapmanın zamanıdır. Rüşvet vererek oy alanlar rüşvet alarak çocuk okuturlar. Allah ya da Peygamberin lanetlediği her işte biraz da onların payı vardır. Benim merak ettiğim bu pislikte benim ne kadar payım olduğudur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)