6 Haziran 2009 Cumartesi

Biz Bunları Haketmiyoruz...

Elimizde somut bulgular olmadan kurumları ya da kişileri karalamak yanlış olur. Öyleyse somut durumlardan yola çıkalım; Süleyman Mercümek nereye kayboldu bilginiz var mı? Bosna için toplanan yardım paralarının iç edilmesine ön ayak olan yalnızca Mercümek değildi, o bu sömürü piyasasında kullanılan bir isim olarak hafızamızda yer aldı. Kayıp Trilyon davasının sanıkları mahkum olsalar bile bir gün hapis yatmadılar. Deniz Feneri davasında adı geçen kişilerin mal varlıklarına tedbir konulması adli süreçte daha ilk adım olsa gerek. Peki Almanya bu suistimal kokan süreci adalet önüne getirmese hangimizin sesi çıkacaktı? Türkiye'de dokunulmazlık zırhı sadece siyasilere ait değil, bazı kurumlar da bu zırha sığınıyor. Siyasetin finansmanını akçalı işlerle yapan düzen yardım paralarını kolaylıkla iç edebilir.İnsanların vicdanları kurumsallaştığı için hukuk oluşmadı mı? Birilerinin iyilik etmek amacıyla güvenip kendilerine teslim ettikleri emanetleri hortumlayan vicdansızları başka ülkenin adli güçleri yakalıyorsa bizdekiler ne işe yarıyor merak ediyorum? Gurbet elinde kursaklarından keserek bu hırsızlara teslim eden yarı saf yarı akıllı vatandaşlarımız şimdi paralarının üstüne bir bardak soğuk su içiyorlar. Kombassan,Yimpaş,Sayha Holding... daha sayayım mı?

Yolsuzluklar yoksulluğu, yoksulluk ise yozlaşmayı getiriyor her geçen gün. Dini kendi çıkarları için sömüren inanç vampirleri siyasi sülük haline gelmiş isimler sayesinde en yüksek makamlara kadar çıksalar bile gün olur devran döner, bunun hesabı size sorulur. Ben kendi halkım adına üzülürüm bu insan kılığındaki züppelere inandıkları için, kızarım kendi insanıma eline fırsat geçse hemen aynı rezilliğe tenezzül ettikleri için...SOYULDUK EY HALKIM UNUTMA BİZİ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder