Hükümetin teşvik ve istihdam paketi içerdiği unsurlarla gerileyen üretimi ve istihdamı dolayısıyla talebi eski haline getirme amacı güdüyor. Bunun yanında sivil toplum örgütleri de talebi uyaracak kampanyalar yürütüyorlar. El ele verip krizden kurtulma çabaları takdire şayan.Peki tüm Dünya'da dibe vurup vurmadığı tartışılan kriz bizde ne durumda? Dışarıda durum pek iç açıcı değil. ABD'de batan finans kuruluşlarına ve bankalara sermaye enjeksiyonu sonrası yapılan stres testi ek tedbirlerin alınması gerekliliğini ortaya koyuyor. Batı ülkelerinde reel kesim üretimini azalan talebe göre ayarlarken iş gücü piyasası işten çıkarmalarla sosyal çalkantılara sebep olacak katılığı içeriyor. Krizi fırsata çevirmek her babayiğidin harcı olamıyor ne yazık ki!
Ülkemizde düşen faizler ve durgunluğun getirdiği eksi enflasyon geçici bir durum. Talebin hareketlendiği zamanı kollayan perakendeciler, üreticiler ya da komisyoncular mal ve hizmetlerin fiyatlarını arttırarak geçmişte yapamadıkları zamların acısını çıkaracaklar bana kalırsa. Türkiye'de enflasyonun sebepleri arasında üretimin yetersizliği, rekabet azlığı, kamunun borç ve faiz yükü sayılabilir.Özel kesimin dışarıya olan borçları cari açığın kurlar üzerinde baskı yapmasına zemin hazırlıyor. Dalgalı kur politikası göreli sakinlikten tehlikeli sulara geçişte kolaylık sağlıyor.
Tüm bunların kaynağı ise belirsizlik. Siyasi ortam gergin; tek parti iktidarda olmasına rağmen 2011'den önce erken genel seçimler yapılabilir. En azından 5 sene önce yapılması gereken reformlar seçimler sebebiyle savsaklanıyor. Seçim ekonomisinin popülizminin yerine geçim ekonomisinin sıkıntıları alıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder