Ortadoğu'da karışıklık zaten had safhadaydı şimdi buna İran'ı da ekleyebiliriz. Ancak yazı konumuz Irak. Geçen hafta Kerkük'te, Türkmen kasabası Tuzhurmatu'da bombalı intihar eylemi sonucu 72 kişi öldü. Türkiye için acilen istikrara kavuşması gereken bölge kesinlikle burası. Sebepler arasında PKK'nın o karışıklıktan faydalanıp yaşam alanı bulması, Özerk Kürt Yönetimi'nin bağımsızlaşma yolundaki ısrarlı adımları, ABD'nin işgalle birlikte Irak'ı üs bölgesi olarak kullanması, giderek açığa çıkan Şii-Sünni,Arap-Kürt-Türkmen bölünmesi ve buna bağlı olarak büyüyen iç savaş tehlikesi, İran'ın artan etkisi sayılabilir.
Güçlerin Statüsü Anlaşması sonucu ABD 2011 yılına kadar Irak'ı terkedecek . Bu çekilmenin doğal sonucu olarak artan güvenlik açığı dış müdahalelere daha uygun bir ortam sağlayacak ülkede. Bereketli hilalin talihsiz halkı Saddam Hüseyin dönemini de aşan katliamlarla karşı karşıya kalabilir. Milyonlarca ölü, mülteci, yaralı ve sakat, ailesiz çocuklar ile zaten mahvolmuş bir ülke portresi çiziyor. O kadar çok bilinmez arasında Irak patlayacak bir bomba durumunda.
Dış politikamız 11 Eylül sonrası meydana çıkan GOP'un karşısında fazla varlık gösteremediyse de TBMM'de 1 Mart tezkeresine red cevabı bizi gireceğimiz bataklıktan korudu. Bu süre zarfında kırmızı çizgilerimiz: Irak'ın bölünmesini engellemek, Türkmenlere karşı düşmanca davranışları önlemek, ABD'nin bir an önce ülkeyi terketmesini sağlamak olarak özetlenebilir. Her ne kadar ekonomik ilişkiler kurulup geliştirilse bile ilerde parçalanmış bir Irak'la karşı karşıya kalabiliriz. Ülkeyi bir arada tutmak amacıyla eski düşmanlarını yeni bir düşman olarak gösterip tekrar İran'a saldırtabilirler. Küresel güçlerin şapkasından daha ne kanlı tavşanlar çıkacak kimbilir?
23 Haziran 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder