Radikal Gazetesi'nin haberine göre Hak-İş Başkanı Salim Uslu kendisine bağlı bir sendika tarafından hediye edilen Mercedes S 320 makam otomobiline biniyor. Aynı zamanda otomobilin fiyatı 370.ooo T.L. imiş. İşçilerin hakkını savunması gereken bir sendika liderinin kriz döneminde böylesine pahalı bir araca binmesi üzücü. Kaldı ki daha çok maaş sendikacılığı yapan Türk sendikal ağaları kendi sınıfına ihanet etmeye hep yakın çizgide durarak, egemen devlet ideolojisi karşısında yelkenlerini çabucak suya indiriyorlar. Abdullah Baştürk , Süleyman Çelebi , Rıdvan Budak gibi isimler ise varlıklarıyla, sendikal duruşlarıyla temsil ettikleri sınıflara hep daha yakın durumda oldular bana kalırsa. Bayram Meral'ler, Salim Uslu'lar, Mustafa Özbek'ler ise 12 Eylül tipi devşirme sendikacılığın parlayan yıldızları oldular. İşçiyiz diyerek, onun temsilcisiyiz diye geçinip asalaklık yapmak hakkını kimse kendinde görmemeli, buna da bizzat emekçiler izin vermemelidir. Sendikalarımızda oto-kontrol mekanizmaları pek işletilmiyor demek ki.
Çağdaş sendikacılık ve işçi sınıfının ekonomik-sosyal hakları söz konusu edildiğinde DİSK gibi sivil toplum örgütlerinin yaklaşımları tercih edilmelidir. Sosyalizm'in yıkılmasıyla gerilediği iddia edilen sol sendikacılık küreselleşmenin yayılıp , sömürünün çoğalmasıyla yeniden dirilerek örgütlü mücadele boşluğunu kapatabilir.Yaşanan ekonomik kriz bu acil ihtiyacın ancak sol/sivil sendikalarla güvenlice giderilebileceğini gösteriyor.Sosyal patlamaların emniyet sübabı olan DİSK gibi halka yakın örgütler ülkemizde yeniden çağdaş sol girişimin öncüsü ya da toparlayıcısı olabilirler. Tarihin onlara yüklediği misyonun farkında olduklarını umarım.
24 Haziran 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder