2001 yılı ekonomik krizinden sonra ülkemiz IMF politikalarını uygulamak zorunda kaldı. Ekonomide devletin ağırlığını azaltan bu politikalar krizimizin esas sebeplerindendir. Yıllarca enflasyon sayesinde para kazanmış , kamu kuruluşlarını borçlanarak ayakta tutmuş,bankalarının sermayelerini hakim ortaklarının hortumlamasına gözyummuş Türkiye'nin, IMF ye başvurmaktan başka bir çaresi kalmamıştır.2002 seçimleriyle iktidar olan AKP bu uygulamaları daha da geliştirerek devam ettirmiş,kamu varlıklarını değerinden aşağıya satarak yabancı sermayeyi çekmiştir.Vergi idaresini -kayıtdışına hiçbir tedbir almayarak- sadece aflar çıkararak zayıflatıp,gelir idaresinin özerkleşmesine engellemiştir.Küresel sermaye nakit varlığını yüksek faiz-düşük kur uygulayan ülkelere yönlendirirken boş yelkeni şişirmiş iç-dış borç 500 milyar doları aşmıştır.Tüketim cazip kılınmış,üretim ve tasarruf ayaklar altına alınmıştır.Şimdi ise çok önemli bir zamanı harcayarak ülkeye ihanet ediyor.Alınması gereken tedbirler geciktikçe gecikti. Torba yasalar çıkararak kriz çözülemez. İşsizlik çığ gibi artıyor ve insanlarımız yokluğun pençesine günbegün daha hızlı düşüyor.19 defa IMF kapısını çalan Türkiye'nin , dünyanın diğer ülkeleri resesyondan kurtulup atağa geçerken, kendi ayağına kurşun sıktığını görmek üzüntü verici. Boş tencere ses verir,siyasetçilerimiz içi boş olduklarından dolayı çın çın ötüyor. Maalesef seçimlerden sonra bu sesleri açların sesleri bastıracak.
3 Mart 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder