Ekonomimiz tekstil ürünü gibi suyu çekince daralıyor.TÜİK tarafından dünkü yağmurun akabinde açıklanan ikinci çeyrek rakamlarına göre küçülme GSMH %7 oranında olmuş.Ocak-Şubat ve Mart aylarını kapsayan 'büyümeme' rakamları ise %14.3 olarak düzeltildi.TÜİK, 2008 yılının toplam GSMH'sını ise %0.9 olarak yeniden ilan etti.Dolar bazında küçülme daha da kötü %22.3...Bildiğim kadarıyla bir ekonomi 3 veya 4 çeyrek üst üste küçülme yaşadıysa durgunluğa girdiği kabul ediliyor.Oysa Türkiye 2007 yılının sonundan beri daralmayı tüm hücrelerinde yaşıyor. Kısır siyasi tartışmalara, suya tirit açıklamalara bakarsanız yaşananlar üretmeyen ekonominin siyasete yansımasından başka bir şey değil.İşte 2008 ve 2009 yılı GSYH rakamları.
Ekonomideki kısmı düzelmeler ise tsunami dalgasından önce denizin çekilmesini hatırlatıyor. Önce borsa düşecek, ardından faizler ve kurlar yükselmeye başlayacak. Peki bu depremi tetikleyecek öncü sarsıntı ne olabilir? Bana kalırsa öncü sarsıntı siyasetten kaynaklanabilir. Saçma sapan bir tartışma ve... krizin önlenemeyen yükselişi. Toplum açısından en kötüsü ise yoğun boş vermişlik duygusu.Benliğimizi saran bir umursamazlık ile baz istasyonlarına benzer biçimde çevremize kanserli hücreler yayıyoruz.Dilencilik ve yağma kültürü bu kanserli bünyenin çevresine yaydığı pis kokular... Tabandan tavana yaşanan kirlenme hepimizi etkisi altına alıyor. Afyon yemiş gibi sokaklarda gezenler bizim insanlarımız.
Ekonomik krizin Türkiye'ye en acı hediyesi orta sınıfla birlikte değer yargılarının ortalıktan çekilmesi oldu.Artık yolun sonuna geldik, yılanın sokmadığı kimse kalmadı. Ya hep aynı olanlara oy verip onları suçlayacağız ya da sorumluluk alarak önce kendimizden başlayarak etrafımıza çeki düzen vereceğiz.Osman Kaçmaz bizlere örnek olmalı. Kaçmadı , savaşıyor. Darısı başımıza...
çalışma hayatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çalışma hayatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Eylül 2009 Perşembe
2 Temmuz 2009 Perşembe
İstihdam Büroları ve Çağdaş Kölelik...
Özel istihdam büroları ile ilgili yeni yasa işsiz insanların sömürülmesine yeni bir boyut katacak. İşveren, istihdam büroları aracılığıyla işçiye karşı hiçbir sorumluluk altına girmeden sözleşme imzalayabilecek. İş sözleşmesi kıdem tazminatı ödemesini de devreden çıkarıyor. Yaşanan toz duman arasında hükümet işsizleri istihdam etmek amacıyla kazanılan haklara darbe vurup, sendikalı çalışma hakkının önünü kesmeyi amaçlıyor. Emek açısından AKP zihniyeti ve özellikle emeği kiralama yetkisini istihdam bürolarına veren bu yasa 12 Eylül zihniyetinin devamı bana kalırsa.İşçinin kaderi patronun iki dudağı arasına bırakılıyor.Tuzla Tersaneleri'nde taşeron firmaların kaza adı altında tanımladığı iş cinayetleri hep bu yanlı ve yanlış tutumlardan kaynaklandı.
Biz işçi haklarının geliştirilmesini AKP'den umma ahmaklığını gösterirken, köleliğin sözleşme ile bağıtlandığı yasal bir tezgahla karşı karşıyayız.Ekonomik kriz ise olanca ağırlığıyla sefaleti derinleştiriyor.İşsizliği önlemek adı altında maaşlı kölelik koşullarını, herşeyi göze almış insanlara dayatmak nasıl bir acımasızlıktır? Kendisine oy veren insanlardan güvencesiz koşullarda çalışmasını talep etmek o insanların onuruna hakaret etmek değil midir? Noter onaylı Abdullah Gül bu kanunu onaylarsa sadece şunu söylemek bana düşer:Kula kulluk etmek, bu sistemi dayatanların zihniyetini göstermekte.
Biz işçi haklarının geliştirilmesini AKP'den umma ahmaklığını gösterirken, köleliğin sözleşme ile bağıtlandığı yasal bir tezgahla karşı karşıyayız.Ekonomik kriz ise olanca ağırlığıyla sefaleti derinleştiriyor.İşsizliği önlemek adı altında maaşlı kölelik koşullarını, herşeyi göze almış insanlara dayatmak nasıl bir acımasızlıktır? Kendisine oy veren insanlardan güvencesiz koşullarda çalışmasını talep etmek o insanların onuruna hakaret etmek değil midir? Noter onaylı Abdullah Gül bu kanunu onaylarsa sadece şunu söylemek bana düşer:Kula kulluk etmek, bu sistemi dayatanların zihniyetini göstermekte.
Etiketler:
AKP,
çalışma hayatı,
emek,
istihdam büroları,
taşeron
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)