SOL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SOL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2009 Cuma

Bireysel Terör...

Ne zamandır ekranlarda kanlı insan manzaraları seyrediyoruz.Olmadık sebeplerle canice işlenen cinayetler,çocuk kaçırmalar,kadın ve yaşlılara saldırılar artarak sürüyor.Suç işlemenin normal karşılanması, toplum temelinde meşruiyet kazanması hiçbir dönemde böylesine itibar kazanmamıştı.Daha bugün, İstanbul-Hadımköy'de 4 kişi evlerinde ölü bulundu.Travmalarını kendi hayatlarında yaşayan bireyler intihar ederlerken,dışa yansıtanlar rahatça adam öldürebiliyor.Cinnet toplumunun kıyısında gezinen düşmüş ruh gezginleri her an hayatlarımıza kolayca kast edecek potansiyeli üzerilerinde taşıyorlar.

Peki neden bu duruma düştük?Sürekli baskı altında tutulan,korkuyla sindirilmiş kişilik mezarlıkları yaşarken anlamlandıramadığı ekonomik ve sosyal değişimlerin,normların silinmesinin acısını böyle çıkartıyorlar. Yukarıdaki ezcümleleri yazmak için ruh sağlığı hekimi, sosyolog ya da psikolog olmanıza gerek yok.Sadece insanların gözlerine bakmanız yeterli. Karanlık bir ruh halinde evlerinden dış dünyaya adım atanlar en yakın çevrelerinden başlamak üzere şiddet yangınlarını üzerimize kusuyorlar. Trafikte karşıdan karşıya geçmekte bile zorluk yaşanıyorsa artık değer yargılarını değil terörizmi konuşmanın zamanı gelmiş de geçmiş bile.

Göçle değişen töre toplumu,geride bıraktığı kırsal hayatın değer yargılarını şehirlerde de sürdürmekte.Bireyler,mega köylerde kasaba hayatını yaşarlarken almaları gereken devlet destekli eğitim, sağlık, istihdam araçlarına ulaşamazlarsa yaşadığı çevreye yabancılık duyup, içe kapanma süreci yaşıyorlar.Bu süslü ifadenin Türkçesi göç insanlarımız işsiz, aç,mesleksiz olarak değersizliklerini her birimizin hayatına kast ederek yansıtıyorlar.Aile dramlarının, boşanmaların, mahalle baskılarının temelinde adil ve dengeli bir yaşam standardının oluşturulamaması yer alıyor.

Ekonomik krizler, işsizlik ve göçü beslerken şehirdeki kalabalıkların yalnız bırakılmış hayatları nice acıları iç dünyalarında süründürerek devam ediyor.Yaşadığımız boş tartışmalar,magazinleşmiş siyaset sanatçıları, ünlü-ünsüz sevgi dilenenler,mesleksiz kanaat önderleri, iğdiş edilmiş nesiller düzenin değişime karşı direnme çığlıklarının fahri temsilcileri. Şimdi, köşeyi onlar tutuyor,köşeyi onlar dönüyor ve onlar benden sonra tufan diyorlar.Sahiden tufan olmaması için,toplumsal afet haline gelen şiddet ve boş vermişlik sarmalının üstesinden gelebilmek için çağdaş, demokratik sol siyaset değer yargıları ve hırsız olmayan isimlerle gündeme getirilmeli.Çünkü işin şaka kaldırır tarafı yok.

21 Ağustos 2009 Cuma

Dağlara Gel Dağlara!

Grup Yorum'un türküsü olması lazım, Dağlara Gel Dağlara.Güncel tartışmalar içinde durumdan vazife çıkaran MHP ve onun Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, ağızlarda pelesenk olmuş sevdalarını gün yüzüne çıkarıp,"Gerekirse 50 sene dağda gezer, hakkımızı alırız." demiş. Ekonomik krizlerin arşa çıktığı günlerin değişmez aktörleri olan sağ siyaset esnafı sığ sularda balık avlama taraftarı.Açılımların sonucu:Batı ve İç Anadolu, Karadeniz bölgeleri tehlikeli şekilde milliyetçilik zırhını kuşanıyor. AKP ise azınlıkların hükümeti olma rolünü iyice benimsemiş durumda.

Krizle gelen, krizle gider meseli yürürlüğe girmiş gibi.AKP'nin herkes için demokrasi anlayışından sadece azınlıklara demokratik haklar sağlamaya dönme yanlışı, yol haritasının çıkmaz sokağını oluşturuyor.Bana kalırsa gitgide içe kapanan Türkiye için dönüm noktası Ergenekon Davası'dır. Kendilerine muhalif olan güçleri, darbeci güçlerle hemhal edip hukuku ayaklar altına alarak hapise gönderenler insan haklarını sadece türban ve cemaatlere kolaylık sağlamaktan ibaret görüyorlar.

Devlet otoritesinin yerine kendilerini geçirmeye davranan paramiliter güçler ülkemize karışık günleri hediye edebilirler.Solun kitlelere yeniden umut olması Kürtçülük yapmalarını değil, herkes için eşitlik-barış-sosyal adalet gibi esas sahibi oldukları ilkeleri ışığa kavuşturmalarını gerektirir. Hırsız sosyal demokratlardan, herkes sosyal demokrat sloganına ancak böyle dönülebilir.

14 Ağustos 2009 Cuma

Sadece Bizde Değil (Faşizm Yükselirken...)

Dünya çapında faşist güçlerin yükselişe geçtiği haberleri her geçen gün artıyor. Ekonomik krizin muhafazakarlığı ve yabancı düşmanlığını tetiklediği savaşlar çağında, bakışlarımızı etrafımıza çevirdiğimizde gelecek günlerin vahim gelişmelere gebe olduğu ortaya çıkıyor. Falcılık yapmak değil hevesim, sadece Kürt Açılımı ile başlayan kamplaşmayı, bilgi kirliliğini ya da çözümsüzlük seçeneklerini öne süren biz statüko taraftarlarını bir kenara koysak bile fitili ateşlenmiş bir bombanın üzerinde oturduğumuzun farkında olmadığımızı göstermek istiyorum.

Sokaklara çıkan insanlar herhangi bir şeyi bahane edebilir, haklarıdır. Emeklerinin karşılığını isteyen gençleri, emeklileri,çalışanları ya da iş arayanları şiddet yöntemiyle susturmak isterseniz büyük şehirlerde Şırnak, Hakkari ya da Lice'ler yaratır,başkaldırıyı durduramazsınız.

Yaygın işsizlik, Kürt Açılımı, azınlık milliyetçiliği gibi hassas konular sol siyasetin devlet eliyle ezildiği Türkiye gibi ülkelerde MHP-BBP-Saadet Partisi gibi sağ hareketlere fayda sağlar. Kapitalizmin bekçiliğini yapan militarist güçlere sivil ve gönüllü destek veren bu odaklar, sokak hareketlerine paramiliter güçlerini sevk etmekten çekinmezler. Devlet-i ebed düsturuna sıkı sıkıya bağlı bu gruplar, sandıktan çıkma faşizmin öncü güçlerini teşkil edebilirler. İnsan haklarında geri gitmeye başladığımızın işareti olan Kürt Açılımı, barış adı altında bazı gruplara savaş baltalarını gömdükleri yerlerden çıkarmalarına yarayabilir.

Altyapı, üstyapıyı şiddetli biçimde sarsıyor.Doğanın boşluk kaldırmadığını kabul edersek , bir tarafı doğranmış siyasi yelpazede alternatifsizlik halk düşmanı hareketleri güçlendiriyor. Kurt puslu havayı severmiş, sistemin bize dayattığı partiler kaderimizi belirlememeli.

30 Haziran 2009 Salı

Durmak Yok Küçülmeye Devam...

2009 ilk çeyrek dönemindeki büyüme, pardon! küçülme rakamları açıklandı.Milli gelir Ocak-Mart arasında -13.8 azaldı. İhracat ise Haziran ayında %41 azalmış durumda. 6 aylık toplam ihracat düşüşünü de söyleyelim,%3o. Küresel kriz katmerlenerek gelip vuruyor ülkemizi. Aç insanların gözbebeklerindeki öfkeyi, çaresizliği görmemek olanaksız. İşsizlik alıp başını giderken, hükümet darbe günlüklerinden,sahte belgelerden mealler uydurup TSK'dan rövanşı almaya bakıyor. Kendi seçmenine ihanet etmenin yolu bu olsa gerek.Toplumsal çalkantılar çoğunlukla ekonominin dibe vurduğu zamanları bekler durur.Artık sokaklarda kışkırtmalara çok açık bir insan malzemesi yaratılmıştır.

Yönetemeyen demokrasinin ardında üretmeyen, daralmış bir ekonominin yağlanmamış çark gıcırtıları duyuluyor. İşte bu derinden duyulan, darbe geliyor fısıltıları. Dünya'yı baştan aşağıya şekillendiren ekonomik tsunami, elbette bizi teğet geçmeyecek. Siyaset, toplumsal hayat, gelenekler, alışkanlıklarımız, dini pratiklerimiz bu dalganın altında kalacak. Özüne, emeğine, birbirine daha da yabancılaşan birey, iyice bencilleşip fakirliğini bile birbiriyle paylaşmayacak. Bana kalırsa paylaşma duygusuna verilen önem böyle zamanlarda ortaya çıkacak.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Siyasi Tercihler...

Türk ekonomisi 2007 yılının sonundan itibaren küçülmeye başladı.Bu süre zarfında işsiz sayısında ve dış ticaret dengesinde bozulmalar devam ediyordu. 2008 yılının Ağustos ayından itibaren ise küresel kriz bu baskıların üstüne geldi. Şimdi 2009 yılı için -5 küçülme bekleniyor, 2010 yılı için de küçülme olabileceği öngörülüyor. Alt gelir grubuna dahil olan %20'lik kesimin durumu ülkemizde korkunç bir fakirleşme yaşandığının göstergesi. En üst düzeydeki %20 lik gelir dilimine sahip grup ile arasındaki fark gitgide açılıyor. Yüksek gelirliler milli gelirden %50'lik kısımı alırken, en yoksullar %5 kadar bir pay almakta.Sadece bu tablo bile gelir dağılımındaki vahşi adaletsizliği açıkça göstermektedir.

Aynı zamanda seçmen de olan bu kitle çoğunlukla sağ partileri iktidarda görmek istemektedir. Sol partilerin siyasi yelpazede aldıkları pay ise hızlı yoksulluk artışına karşın ya gerilemekte ya da yerinde saymaktadır. Bu duruma solun güncel gelişmeleri kavrayamaması, lider partisi olma kitle partisi olamama açmazında tıkanıp kalmaları, geleneksel oy tabanlarına uzak durmaları, Kürt Sorunu, yapılan askeri darbeler... gibi sebeplerin yol açtığı öne sürülebilir. Bana kalırsa Türk halkı hala solculuğu, soğuk savaştan kalma alışkanlıkla komünizmle özdeşleştirmekte, çoğunlukla kırsal kesim insanı ya da şehirlerin varoşlarında yaşayan yeni göçmüş/yerleşik kesim seçim dönemlerinde geleneklerini yaşatan muhafazakar partileri sandıktan çıkarmaktadır. Sağ partilerin çoğunlukla itibar görmesi gelir dağılımından tutun dış politikaya, eğitimden sağlığa kadar tüm ülkede geçerli politikaların, yerel ve merkezi yönetimlerde liberal ekonomi/küresel sermaye yanlısı DP-AP-ANAP-DYP-AKP partilerince tespit edilmesine yol açmıştır.Halkımız bu arada farkında olmadan bir tercihte bulunmuş,açıkça meydana çıkmıştır ki bu tercih sermayedarın yanında emekçinin karşısındadır. Binbir ayak oyunuyla değiştirilen seçim sistemi düzene! alternatif olabilecek partileri oyunun dışında bırakmaktadır. Eğitilememiş büyük sayıda bir nüfus işsizlik-yoksulluk-toplumsal yozlaşma kıskacına alınmış,bu ne yaman bir çelişkidir ki verdiği oylarla kendini celladına teslim etmiştir.Şimdi her zamandakinden fazla ülkemizde sola ve onun politikalarına ihtiyaç var. Herkesin bir oyu olduğuna göre bize düşen görev halkımıza doğruyu bıkmadan usanmadan anlatmakdır.

26 Mayıs 2009 Salı

SOL BÖREĞİ...

İÇİNDEKİLER: 250 GR. DENİZ BAYKAL,BİR TUTAM ERDAL İNÖNÜ RUHU, VARSA ECEVİT MAVİSİ, KALDIYSA TSK, BULUNDUĞU TAKDİRDE ÖRGÜTSEL DÖKÜMAN VE GANDİ KEMAL.

YAPILIŞI: MUSTAFA SARIGÜL'ÜN FAZLASIYLA YAĞLI FİKİRLERİ TEPSİYE YAYILIR, TABAN YUFKA YAPILIP AÇILIRKEN ÜSTÜNE RAHŞAN TOZU GEZDİRİLİR. ANTİ TAYYİP OTU MİLLET ACINDAN ÖLÜRKEN FIRINA VERİLİR, BU SAYEDE İANE USÜLÜ SOL KIVAMA GETİRİLİR. AMERİKAN SALATASI USUL USUL ÜST TARAFA YEDİRİLİP SICAK SICAK MİLLETE SUNULUR. BU MİLLET BUNU DA YERSE AFİYET OLSUN.

BUGÜNKÜ MENÜ:
CANAN ARITMAN SALATASI
ANTALYA KÖFTEHORU
MUSTAFA ÖZYÜREK OTURTMASI
TATLI NİYETİNE HERKEŞ BAYRAM TATLISI.