İsrail ve masonik ilişkiler ağı geri kalmış toplumların kanayan yaraları için aldıkları ağrı kesiciler bana kalırsa. Bu işin formülü ise şöyledir: Sorumluluktan kaçmak için bir suçlu aranır,bulunur.Hep o suçlunun ardına sığınılır. Başarısızlık arttıkça sanal zanlıya daha güçlü saldırılır. Ve...kişiliğimizi o öznenin merkezinde yaşayan nesne haline getiririz. Anılan yaklaşım; bilimsel bilginin üretilmeyip,eleştirel aklın dumura uğratıldığı dışa kapalı kalmış sosyal hayatların kana kana içtiği yaşam suyudur.
Aslında bu küflenmiş efsane en akla ziyan anlarda bile işe yaramakta. Malum, Ali Babacan Orta Vadeli Programı geçen hafta açıkladı.Yalnız ortada bir garabet var.Programı yürütecek kaynak mevcut değil.Ha anlaştık ha anlaşıyoruz palavrası altında kamuoyunu yanıltan açıklamalardan sonra aklıma şu soru takıldı : Davos Krizi'nden sonra İsrail devleti Suriye ile arabulucuk görüşmelerinde Türkiye'yi devreden çıkardı. Aynı İsrail ile ABD ve IMF arasındaki ise sarsılmaz birlik mevcut. Örnek gerekirse, IMF eski birinci başkan yardımcısı Stanley Fischer halen İsrail Merkez Bankası Başkanlığı'nı yürütüyor. Bu yazıyı lütfedip okuyanlar konu ile ilgili biraz araştırma yaparlarsa beni de aydınlatırlar.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Tayyip Erdoğan ve saz arkadaşları ABD seyahatlerine önce New York'ta Amerikan Musevi Cemaati liderlerini ziyaret ederek başladı.Geçen hafta ise Ali Babacan, Londra'ya gidip henüz açıkladıkları programa destek aramıştı.Yarın öbürgün Pittsburgh şehrinde G-20 ülkelerinin ekonomik zirvesi yapılacak.El etek öpüldükten sonra IMF Başkanı ve memurları Türkiye'nin ekonomik durumunu övmeye devam edecekler. Kısacası diplomatik dille "Size para yok, bakın başınızın çaresine." diyecekler.
Kürt Açılımı, Ermeni Açılımı, Heybeliada Ruhban Okulu veya azınlık vakıflarına ait mülkler. Bu sorunlar Lozan Anlaşması öncesi ve sonrasında iyi kötü çözüme kavuşturulmuştu. Hükümette azınlıklara olan aşkın nedeni şimdi ortaya çıktı.AB ve ABD aşkı uğruna arı kovanına çomak sokuldu, işte size açılım. Ekonomik açıdan bitmiş durumdasınız.Geçmişin Duyun-u Umumiye benzeri mali kuruluşları tam da bu zamanı beklemez mi? Küresel güçler siyasi dayatmalarını ekonomik kılıfa sokar, hasta adamlarına bağımlı kılıcı tedavi olarak uygularlar.
Bu saatten sonra herhangi bir IMF anlaşması olmadan bir program yürütseniz bile dışa olan bağımlılığınızı azaltamazsınız. Vakit geçmeden erken bir genel seçim ve daha milli bir siyasi idare elzem olmakta. Bana kalırsa kişisel ihtiraslarını akıllarının önünde tutanlar savaş ya da bunalım çıkarmadan rahat durmazlar.İnşallah yanılırım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder