Her dört gençten birisi işsiz ülkemizde. İstihdam sağlayıcı ekonomik politikaların yerine kur-faiz-borsa saç ayağına bağlı bir büyüme tercih edildi bugüne kadar, sonuç ise ortada. Küresel Kriz öncesinde durgunluğun yaşandığı ve bu durgunluğun 2008 yılından itibaren daralma yönüne dönüştüğü göz önüne alınırsa yakamızı işsizlik-enflasyon-durgunluk çarkına kaptırmış durumdayız.Birbirini besleyen bu olumsuz ivme etkisi ekonomik alandan dışarı çıkarak toplumun tüm üstyapı kurumlarına sirayet etmiş durumda.
2009-10-11 yılları bu olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi ile geçecek.Bu nedenle erken bir genel seçim yapılma ihtimali IMF anlaşması imzalanması kadar yakın bir senaryo. İktisadi faaliyetlerin küçülme yönünde devam etmesi yüzyılın ilk krizini bizlere katmerli biçimde yaşatacak görünüyor.Kamu ekonomisinin bozulmuş dengeleri yeni vergiler, zamlar ve kemer sıkmaya dönük tasarruf tedbirleri olarak halkımıza yansıyacak. Hane halkı gelirleri düşerken , yükselen borç ve giderler işsizlik oranının artması ile koşut olarak bankaların aktiflerine geri dönmeyen alacaklar olarak yazılacak.2001 Krizi'nin esas sebeplerinden olan bankacılık sektörü böylesi aktif kalitesinin bedelini ancak sermaye karşılama oranları düşerek göğüsleyebilir.
Daldan dala atlarken yaklaşan Ramazan Ayı ile yükselişe geçen enflasyona dikkat çekerim. Kamu açıkları borç faizlerini arttırırken , zayıf kalan talebin canlanması fiyatlarda şişmeye yol açacak. Üretimde toparlanmanın karşılığı olarak yükselen ithalatın cari açığı tetiklemesi riski ise kur fiyatlarını T.L. aleyhine değiştirir.Bu süreçte iktidar olarak Durgunluk+Enflasyon+Yüksek Faiz-Kur dengesizliğini kimseye anlatamazsınız.Ekonomi can acıtıcı bu sürece girmeden tedbir alınması en mantıklı yol.Tedbir alınmada gecikme yaşanması gerçeğini göz ardı etmezsek, son açılımların sebebi olarak bu bozulmayı örtmek olabilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder